İtalya’nın en büyük internet gazetelerinden l'AntiDiplomatico’nun Editörü Fabrizio Verde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti: Tanımamak gerçekten İtalya'nın çıkarına mı? başlıklı makalesinde KKTC’nin tanınması gerektiğini yazdı ve yakın zamanda Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden İtalya Dışişleri Bakanı Luigi di Maio’nun KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm siyasetine karşı çıkmasını sert bir dille eleştirdi.

Dış siyaset ve diplomasi konularında uzman olan l'AntiDiplomatico’nun Editörü Verde makalesinde, Di Maio’nun Kıbrıslı Rum mevkidaşı Nikos Hristodoulides ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, İtalya’nın Kıbrıs sorununun iki devletli çözümüne karşı olduğunu ifade etmesinin, "Birleşmiş Milletlerin mevcut anlaşma ve kararlarının parametreleri dahilinde olmayan" her türlü barış önerisini "şiddetle reddettiğini" açıklamasının ve Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, ortaya koyduğu iki devlet arasında bir "işbirliği ilişkisinin" onlarca yıllık müzakere çıkmazını kıracak "yeni vizyona" kapıyı kapatmasını çok yanlış ve ada gerçeklerini görmezden gelen sığ,İtalya’nın çıkarlarını savunmayan  bir siyaset olduğunu vurguladı…

İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun Avrupa Birliği’nin Kıbrıs siyasetine parallel bir yol izlediğini belirten diplomasi uzmanı verde Verde,bu siyasetin gerçekten İtalya için en iyi karar olup olmadığını sorgulayarak, KKTC’nin tanınmasına dair herhangi bir hipoteze böylesine acımasız bir şekilde karşı tavır koymanın, gerçeği görmezden gelmek olduğunu yazdı…

Fabrizio Verde’nin İtalyanca olarak kaleme aldığı makalesi United World International internet sitesinde İngilizce olarak da yayınlanarak yüzbinlerce okuyucuya ulaştı.

Tatar sonrası taşlar yerinden oynadı…İtalya’nın en büyük internet gazetelerinden l'AntiDiplomatico Editörü Fabrizio Verde’den gündeme bomba gibi oturan soru; 

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ: TANIMAMAK GERÇEKTEN İTALYA'NIN ÇIKARINA MI?

 

Verde; İtalya Dışişleri Bakanı Luigi di Maio’yu topa tuttu…

“KIBRIS TÜRK DEVLETİNİN VARLIĞI İNKAR EDİLEMEZ”  

“Kıbrıs'ta iki halk, iki demokrasi ve iki devlet var. Kıbrıs sorununun çözümü için müzakereler ve arzulanan hedef bu gerçekliğe dayanmalıdır.”

 

 “Net bir stratejik vizyona sahip kararlı bir İtalyan hükümeti, Kuzey Kıbrıs'ın tanınmasıyla ilerleyebilir.Masayı altüst edecek, Fransa gibi Doğu Akdeniz'e girmek isteyenleri yerinden edebilecek, ayrıca ABD-İsrail ittifakının emperyalist planlarını bozabilecek bir hamle.”  

 

FABRİZİO VERDE:  “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkının özgür iradesini ifade eden bir organizma olan Kıbrıs Türk Parlamentosu tarafından 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilmesinden bu yana bir bölgeyi etkin bir şekilde kontrol eden ve yöneten egemen ve bağımsız bir devlettir. Kıbrıs Türk devletinin varlığı bu nedenle inkar edilemez çünkü bu gerçeği inkar etmek anlamına gelir.”       

 

*“15 Ağustos 1996'da Daily Telegraph şöyle yazdı: "Kıbrıslı Türkler anayasal haklara sahiptirler ve Türk ordusu çekilirse anlaşılır bir şekilde Rumların yeni bir zulmünden korkuyorlar. Dünyanın neredeyse hiçbir yerinde insanların kendilerini yönetme haklarına dayanmayan kalıcı bir barış yoktur.” 

 

 *“Vatan Partisi Başkanı Doçu Perinçek'in Limes dergisinde yayınlanan bir makalesinde belirttiği gibi: ‘Kıbrıs'ta eşekler bile Kıbrıslı değildir. Adanın Rumları ve Türkleri farklı milletlere mensup ve geçmişte yaşananlardan dolayı birlikte yaşama niyetleri yoktur. Zaten geri dönülemez bir şekilde ortak bir gelecek olamayacağına karar verdiler’ ”.

 

 *“1981 yılında Yunan gazetesi Eleftherotipia, Nikos Sampson ile yaptığı bir röportajda şunları söyledi: ‘Türkiye müdahale etmeseydi, sadece Enosis ilan etmezdim, Kıbrıs'taki Türkleri yok ederdim’”.

 

 

ARKADA DEVAM

Tatar sonrası taşlar yerinden oynadı…İtalya’nın en büyük internet gazetelerinden l'AntiDiplomatico Editörü Fabrizio Verde’den gündeme bomba gibi oturan soru; 

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ: TANIMAMAK GERÇEKTEN İTALYA'NIN ÇIKARINA MI?

 

Fabrizio Verde

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avrupa Bloğu’nun tarafsız bir pozisyonu olmadığına inandığı için Avrupa Birliği'nin herhangi bir barış görüşmesine katılmasını istemediğini, AB’nin müzakere sürecine katılımın sözkonusu olmadığını ve AB’nin sadece Rum tarafının çıkarlarını korumayı amaçladığını açıkladı. 

İtalya Dışişleri Bakanı, adanın egemenlik haklarına zarar veren ve "tolere edilemeyen" sözde "provokasyonlar ve tek taraflı eylemler" için ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ile "tam dayanışma" olduğunu da ifade etti.

Kısacası Di Maio, Kıbrıs sorununa karşı Avrupa Birliği'ne tamamen angaje bir pozisyon almaya karar verdi. Bu gerçekten İtalya için en iyi seçim mi?

Gerçeği görmezden gelmek 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasına dair herhangi bir hipoteze böylesine acımasız bir şekilde son vermek, gerçeği görmezden gelmektir. 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkının özgür iradesini ifade eden bir organizma olan Kıbrıs Türk Parlamentosu tarafından 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilmesinden bu yana bir bölgeyi etkin bir şekilde kontrol eden ve yöneten egemen ve bağımsız bir devlettir. 

Kıbrıs Türk devletinin varlığı bu nedenle inkar edilemez çünkü bu gerçeği inkar etmek anlamına gelir. Bu nedenle de sözde 'Kıbrıs sorunu' için hiçbir çözüm bulunamaz. 

'Kıbrıs sorunu'nun kökenleri 

Kıbrıs karmaşık bir siyasi meseledir. Nihayetinde, temel bir gerçek etrafında döner: adada Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olmak üzere iki ayrı halkın varlığı ve bunların ilişkileri.

Coğrafi olarak Anadolu yarımadasının bir uzantısı olan Kıbrıs adası, Ortadoğu ülkelerine yakınlığı ve Doğu ile Batı'nın kesişme noktasındaki stratejik konumu nedeniyle birçok fetih ülkesi olmuştur. Kıbrıs, 1571'den 1878'e kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak adayı yöneten Süryaniler, Mısırlılar, Persler, Romalılar, Araplar, Haçlılar ve Türkler gibi bir dizi yönetici gördü. Kıbrıs hiçbir zaman bir Yunan adası olmadı.

Farklı dilleri konuşan her etnik halkın, farklı ulusal, dini ve kültürel özellikleri nedeniyle Kıbrıs'ta hiçbir zaman bir "Kıbrıs milleti" olmadığını akılda tutmak hem yararlı hem de önemlidir. İki halkın adada yüzyıllardır birlikte yaşamalarına rağmen, ayrı halkların bireyleri arasında evlilikler olmamış ve tek bir iş ortaklığı bile kurulmamış olması da ilginçtir.

Vatan Partisi Başkanı Doçu Perinçek'in Limes dergisinde yayınlanan bir makalesinde belirttiği gibi: “Kıbrıs'ta eşekler bile Kıbrıslı değildir. Adanın Rumları ve Türkleri farklı milletlere mensup ve geçmişte yaşananlardan dolayı birlikte yaşama niyetleri yoktur. Zaten geri dönülemez bir şekilde ortak bir gelecek olamayacağına karar verdiler”.

Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler, Yunanistan’ın 1821'de Osmanlılardan bağımsızlığını kazanana kadar göreceli olarak barış içinde yaşadılar. Rumların sözde "Enosis" (Kıbrıs'ın Yunanistan ile birliği) üzerine yürüttüğü Kıbrıs Rum ajitasyonu,1878'de Kıbrıs'ta yönetim değişikliği (Türklerden İngilizlere) ile daha da yoğunlaştı.. Yunanlılar ve Kıbrıslı Rumların nihai amacı İngilizleri devirmek ve Kıbrıs'ı Yunanistan'a katmak ve adanın tüm nüfusunu Yunanlaştırmaktı.

Yunanistan ile komplo kuran Kıbrıslı Rumlar, 1955'te adanın Yunanistan'a ilhakı için şiddetli bir kampanya başlattılar.Terör örgütü EOKA, Başpiskopos Makarios önderliğinde ayrım gözetmeksizin herkesi öldürdü, İngilizleri (o zaman sömürgeci yöneticiler), Kıbrıslı Türkleri ve hatta "Enosis" fikrine karşı çıkan Rumları katlettiler…

Bugün Kıbrıs sorunu belki şu şekilde özetlenebilir: Kıbrıs'ın iki halkı arasında 1960'ta kurulan ortaklık cumhuriyeti 1963'te dağıldı. Şu an için Kıbrıslı Rumlar ve Türkler ayrı yaşıyorlar. Kıbrıs'ın geleceği yeni bir siyasi bütünleşmede mi; yoksa her biri kendi egemenlik topraklarında güvende olan ve her birinin kendi gelenekleri, görenekleri ve kimlikleri olan iki ayrı halk arasında gönüllü ve aktif işbirliğine dayalı uzun mesafeli bir ilişkide mi yatıyor?

15 Ağustos 1996'da Daily Telegraph şöyle yazdı: "Kıbrıslı Türkler anayasal haklara sahipler ve Türk ordusu çekilirse anlaşılır bir şekilde Rumların yeni bir zulümden korkuyorlar. Dünyanın neredeyse hiçbir yerinde insanların kendilerini yönetme haklarına dayanmayan kalıcı bir barış yoktur." 

1974'te dönemin Başbakanı Bülent Ecevit (Cumhuriyet Halk Partisi Kemalisti) neden Kıbrıs'a Türk askeri göndermeye karar verdi? Çünkü Albaylar Cuntası tarafından yönetilen Yunanistan

Enosis'i, yani Kıbrıs topraklarının Yunanistan ile birliğini uygulamaya karar vermişti. 15 Temmuz 1974'te, Kıbrıs Rum Ulusal Muhafızları tarafından desteklenen Yunanistan birlikleri, bir darbeyle Ortodoks Başpiskoposu Makarios'un hükümetini devirdi ve milliyetçi(faşist katil/Volkan) bir gazeteci olan Nikos Sampson'ı "cumhurbaşkanı" olarak atadı. 

Bu nedenle Türkiye, Kıbrıs Türk toplumunu korumak ve Kıbrıs'ın bağımsızlığını garanti altına almak için Garanti Antlaşması temelinde müdahale etmeye karar verdi. 

1981 yılında Yunan gazetesi Eleftherotipia, Nicos Sampson ile yaptığı bir röportajda şunları söyledi: "Türkiye müdahale etmeseydi, sadece enosis ilan etmezdim, Kıbrıs'taki Türkleri yok ederdim".

İtalya'nın mevcut durumu ve konumu

Kıbrıs'ta gördüğünüz gibi iki halk, iki demokrasi ve iki devlet var. Kıbrıs sorununun çözümü için müzakereler ve arzulanan hedef bu gerçekliğe dayanmalıdır.

Di Maio neden, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımamakta ısrar ediyor ya da daha da kötüsü, kendini Kıbrıslı Rumların pozisyonuna tamamen nasıl dayandırıyor?

İtalya ile ilgili bir başka husus da hesaba katılmalıdır: İtalya ile Türkiye arasındaki ilişkiler iyileşirken, Fransa Suriye ve Kıbrıs üzerinden Doğu Akdeniz'e girmeye çalışıyordu. Sarkozy tarafından başlatılan, ancak Emmanuel Macron tarafından kesinlikle vicdansız bir şekilde yürütülen bir strateji. Paris'in Rafale savaş uçaklarını Kıbrıs'ta konuşlandırmaya karar vermesinin ve Yunanistan'a bu uçakları satmak için görüşmelerde bulunmasının üzerinden çok  zaman geçmedi. 

Net bir stratejik vizyona sahip kararlı bir İtalyan hükümeti, Kuzey Kıbrıs'ın tanınmasıyla ilerleyebilir.Masayı altüst edecek, Fransa gibi Doğu Akdeniz'e girmek isteyenleri yerinden edebilecek, ayrıca ABD-İsrail ittifakının emperyalist planlarını bozabilecek bir hamle.

UnitedWorldinternational internet sitesi de haberi okuyucularıyla paylaştı.

https://www.lantidiplomatico.it/dettnews-repubblica_turca_di_cipro_nord__davvero_nellinteresse_dellitalia_non_riconoscerla/5871_40420/

https://unitedworldint.com/17273-the-turkish-republic-of-northern-cyprus-trnc-is-non-recognition-really-in-italian-interest/

 




  • RMMO KOMUTANI ZERVAKİS’İN KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF ÇIKTI ... +Detaylı Bilgi
  • LİMASOL’DA PROTESTO GÖSTERİLERİ ... +Detaylı Bilgi
  • NURİS: ANASTASİADİS’İN “KULLANIM KAYBI TAZMİNATI” VAADİ YERİNE GETİRİLEMEZ ... +Detaylı Bilgi
  • HER 10 RUM’DAN 6’SI GÜNEY KIBRIS’TAKİ DEVLETİN “YOLSUZLUK DEVLETİ” OLDUĞUNA İNANIYOR ... +Detaylı Bilgi
  • RUM SAVUNMA BAKANI’NDAN TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİ ... +Detaylı Bilgi
  • ROLANDİS: “KAYBEDİLMİŞ FIRSATLAR, KAYBEDİLMİŞ VATANLARA GÖTÜRÜR” ... +Detaylı Bilgi
  • ŞİLLURİS: “KIBRIS SALDIRGAN VE YAYILMACI GÜÇLERE KARŞI KENDİNİ SAVUNMAYA HAZIRDIR” ... +Detaylı Bilgi
  • İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: GÜNEY KIBRIS’TA, DÜZENSİZ GÖÇMENLERE KÖTÜ MUAMELE YAPILIYOR ... +Detaylı Bilgi